Mikroplastikler Nedir? Doğaya Zararları Nelerdir?
Mikroplastikler Nedir? Doğaya Zararları Nelerdir?
Mikroplastikler Nasıl Oluşur?
Esasında henüz altmışlı yaşlarında olan plastik, geniş kullanımı ile yaşadığımız çağa kendi adını verecek kadar güç kazanmış durumda. Plastik çağında artık plastiği bir ham madde olarak değil, bir problem olarak görmemizin sebebi ise kuşkusuz onun ölümsüzlüğü diyebiliriz. Çakıl taşlarının zamanla aşınarak kuma dönüşmesi gibi, katı bir madde olan plastikler de zamanla aşınarak gözle görülemeyecek kadar ufalanıp mikroplastik oluşumuna sebep olurlar.
Başlıca Mikroplastik Kaynakları
Mikroplastik kaynakları ise esasında gündelik hayatımızda bazen farkında bile olmadan kullandığımız ya da tükettiğimiz neredeyse her plastik ürünün aşınması ve çözünmesi ile meydana gelir diyebiliriz. İnsan aktivitesi ve doğal çözünme süreçleri olmak üzere iki ana kaynaktan meydana gelen mikroplastikler, özellikle kozmetik, ambalaj ve tekstil sektörlerinin plastikle olan büyük aşkı sebebi ile ortaya çıkmaktadır.
Mikroplastik Nerelerde Görülür
Plastik denildiğinde akla gelen ilk örnekleri değerlendirmek gerekirse, ısı ve devamlı kullanım nedeniyle pet şişenizden önce suyunuza, ardından da sizin kanınıza karışan mikroplastikler, kendi sağlığınız için büyük bir tehlike arz ettiği gibi çevrenizin ve sevdiklerinizin hayatını da tehdit etmektedir. (1) Geçtiğimiz günlerde insan kanında dahi plastik bulunduğu tespit edildi. Mikroplastikler her zaman insan kontrolü dışında ortaya çıkmazlar. Günümüzde birçok kozmetik firması tarafından bilinçli olarak ürünlerin aşındırıcı özelliklerinden faydalanmak adına kullanılıyorlar. Yani mikroplastikler favori deterjanınız ya da peeling’inizin içinde olabilecekleri gibi, diş fırçanız ve macununuz aracılığıyla da sizinle direkt olarak temas ediyor olabilirler. Kozmetik ve gıda sektörünün yanı sıra konu mikroplastikler olduğunda birinci elden onlara temas etmemize sebep olan bir diğer sektör ise tekstil. (2) Yapılan araştırmalara göre günümüzde kullandığımız kumaşların yarısından fazlasını sentetik, yani içeriğinde plastik barındıran kumaşlar oluşturmakta. Yapım aşamasında bile tonlarca su harcanan bu kumaşlar, yarattıkları kirlilik ve israfın yanı sıra kullanım esnasında tüketici tarafından yıkandıkça çözünerek mikroplastik yaymaya devam ediyor. Her yıkamada suya karışmaya devam eden mikroplastikler, yıkanan tüm çamaşırları ve suyu kirletiyor. (3)
Mikroplastik Kirliliği Nasıl Oluşur?
Günümüzde teknoloji ile gelişen ve artan üretim sonucunda tükettiğimiz her ürün için esasında doğaya bir bedel ödemekteyiz. Konu mikroplastik kirliliği olduğunda ise esasında insanlık için halen bir gizem kabul edilen denizlerimiz en büyük tehdit altında olan habitatların başında gelmektedir. Geri dönüşüm ve atık bilincinin toplumda yeterince yer edinmemiş olması sebebiyle günümüzde atıklardan kurtulmak için halen denizler kullanılmaktadır. Tüketimin artması ve tek kullanımlık plastiklerin yaygınlığına ek olarak, plastik ağlarla değişen balıkçılık anlayışı mikroplastik kirliliğinin en büyük mimarıdır.
Mikroplastiğin Doğaya Verdiği Zararlar
Deniz habitatı hakkında halen bilmediğimiz birçok şey varken mikroplastik kirliliği gibi yeni ve tehlikeli bir problemin yaratmış olduğu tehdidin ölçülerini halen kestirememekteyiz. Yapılan araştırmalara göre beslendiği maddelerde mikroplastik bulunan yavru balıkların zekasında gerileme olduğu ve doğum sonrasında yaşam oranlarının azaldığı göz önüne alındığında; her gün neredeyse her saniye mikroplastiklere maruz kalan fakat buna rağmen plastikten vazgeçmeyen biz insanlığın kendimize ve sonraki nesle bırakacağı en büyük mirasın plastiksiz bir yaşam olduğunu tahmin etmek zor değil.
Bu senaryodan yola çıkılabileceği üzere mikroplastikler için görünmez tehlike tanımı yapmak oldukça yerindedir. Hava ya da su fark etmeksizin kolaylıkla hareket edebildikleri için çöllerden kutuplara neredeyse tüm dünyada mikroplastik kirliliğine rastlanabilir. Kolay taşınabilir ve fark edilmez olmaları ise mikroplastiklerin zararlarının boyutlarını günümüzde halen araştırılması gereken bir alan kılmaktadır. Zira mikroplastikler her geçen gün artan kanser, hormon bozuklukları gibi hastalıklara sebep olmalarının yanı sıra çevrelerinde bulunan diğer maddeleri de adeta sünger gibi içine hapsederek daha sonra onu tüketen canlılar için sayısız tehlikeli senaryonun gerçekleşme ihtimalini artırmakta. Üstelik canlı bünyesinde de doğada olduğu kadar kalıcı oldukları ve sindirim sistemi tarafından kolayca elimine edilemedikleri düşünülmekte. (4)
Gıdalarda Mikroplastik Bulunur Mu?
Dünyanın her yerine gözümüzle göremeyeceğimiz şekilde yayılmış olan mikroplastiklerin oluşturduğu kirliliğin, tükettiğimiz gıdaları etkilemesi kaçınılmaz. Sıradan bir market alışverişimiz esnasında çoğu zaman bizden önce gıdaya temas eden ilk madde genellikle plastikler oluyor. Alışveriş ve üretim alışkanlıklarımızın hız kesmeden arttığı günümüzde plastik ambalajlar ve koruyucular en büyük sağlık tehditlerinden biri haline gelmiş durumda. Bu durumda aslında sürekli mikroplastik içeren ürünlerle beslenmemizin yanı sıra mikroplastikler yaygınlığı ve kolay hareket edebilirliği ile tüm dünyaya yayılmış şekilde ve bizimle birlikte neredeyse tüm diğer canlıların öğünlerinde de gizlenmekte. Yaşadığı habitatta doğal olarak bulunmayan bu yapay tehlikeyle burun buruna olan her canlı da en az bizim olduğumuz kadar tehlikede. Mikroplastiklere maruz kalan canlıları ikinci elden bizim tüketiyor olmamız da çevre ve doğayla kurduğumuz ilişkiye verdiğimiz zararların kötü sonuçlarından yalnızca biri.
Mikroplastiğin Yoğun Olarak Bulunduğu Balık Türleri
Mikroplastik kirliliği sonucu en çok etkilenen habitatlardan biri olan denizler, plastik atıklarla olan savaşına gün geçtikçe yenik düşmesi ile bu tehlikenin en dikkat çekici örneklerinden sadece biri. Mikroplastikler tarafından kaplanan su yüzeyleri sebebiyle dünya üzerindeki tüm denizlerimiz alarm vermekte. Plastik atıkların ve ağların deniz canlıları üzerinde yarattığı tahribata ek olarak yüzeyde bulunan mikroplastikleri tüketen balıkların ömrü kısalıyor ve uzun vadede nesli tükeniyor. Yapılan araştırmalara göre bu balıklar ve deniz ürünleriyle her gün soframızda karşılaşan bizler için ise tehlike sandığımızdan daha büyük. Greenpeace’in “Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği” raporuna göre İstanbul sularındaki balıkların %40.5’inde mikroplastiğe rastlanıyor. 110 balık ve 118 midyede yapılan araştırma, balık başına 0.85’lik bir mikroplastik oranı düştüğünü tespit ediyor. Araştırmada en çok mikroplastik barındıran balık türleri listesinin başını çeken ‘’kefaller’’ ise 2.18’lik bir oranla listenin birincisi durumda. Sıralama 0.96 ile ‘’barbun’’, 0.50 ile ‘’istavrit’’, 0.45 ile mırmır ve son olarak 0.15 oranı ile “tekir balığı” olarak devam etmekte. Denizin vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan midyeler ise 0.90’lık mikroplastik barındırma oranıyla balık listesinin gizli üçüncüsü. (5)
Mikroplastik Kirliliğinin Önüne Geçilmesi İçin Yapılması Gerekenler
Mikroplastik kirliliği ile olan savaşımızı kazanmaya giden yol ise bu kirliliğin yarattığı tehditleri ve sonuçları araştırmaya devam etmekten, tek kullanımlık plastiklerden başlayarak plastik kullanım ve üretim alışkanlıklarımızı kökünden değiştirmekten geçiyor. Plastiklere alternatif olarak kullanım amacına göre kâğıt, cam ve çelik gibi materyallerin kullanımını yaygınlaştırmak; alışveriş alışkanlıklarımızda plastik ambalaj ve plastik içeren sentetik kumaşların kullanımına karşı edindiğimiz duyarlılığı eklemek de oldukça önemli. Bunlara ek olarak, özellikle kimyasal ürünler alırken içeriğini okumamız ve doğal içeriğe sahip ürünleri ve markaları tercih etmemiz büyük önem arz ediyor. Alışveriş ve tüketim alışkanlıklarımızın dünyayı şekillendirdiği plastik çağını terk edebilmenin tek yolu alışkanlıklarımızı değiştirmek ve doğa ile olan yıpranmış ilişkimizi iyileştirmekten geçiyor. (6) Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, beslendiğimiz ürünler, giydiğimiz kıyafetler, kısacası hayatımızın her alanında mikroplastiklerin yaratacağı sorunlara karşı duyarlılık ve farkındalık yaratmanın; çok geç olmadan doğayı eski haline getirebilmek ve doğanın bir parçası olabilmek için kolları sıvamanın şimdi tam zamanı!
Yorum Yap